Geçen gün River Plate ile ilgili birkaç araştırma yaparken dikkatimi çeken güzel bir detay. Formaları ile armaları aynı:



Bu tarz olan başka klüp var mı acaba? Ben araştırırken siz de bildiklerinizi yazıverin...

Şimdi Reklamlar #2

Birkaç gündür blogda hareket olmayınca ben de çok sevdiğim, izlemeye doyamadığım bir reklamı sizinle paylaşayım dedim. Söylenecek pek birşey yok, izleyin sadece:



Youtube'a ait üstteki videoyu göremeyenler için link: http://www.youtube.com/watch?v=TBcFReNutN4

Panenka Penaltısı

Futbolda nefeslerin tutulduğu, heyecanın doruğa ulaştığı anların başında penaltı anı gelir. Hakkında fizikçiler, matematikçiler el ele verir ve ‘en iyi’ için deneyler yapar hatta. Kalecilerin şansının son derece düşük olduğu penaltılarda futbolcunun vuruş tekniği ve soğukkanlılığı da çok büyük önem taşır.

Yıllardır Totti ve Zidane tarafından ustaca kullanıldığına şahit olduğumuz bir türdür Panenka penaltısı. Bu penaltıya böyle denmesinin sebebi ise Çekoslavakyalı Antonin Panenka tarafından ilk kez kullanılmış olmasıdır.

Atış şekli şöyle:

Düdük çaldıktan sonra futbolcu topa hızla yaklaşır, dibine hafifçe vurur. Aynı doğrultuda yükselip alçalan top, ağlarla buluşur. Bu penaltıda kaleci yerinde durursa topu göğsüyle kontrol edip dalga bile geçebilir, ancak çoğu zaman kalecilerin bir köşe seçtiği düşünülürse etkili bir stildir.

Bu penaltı ile ilgili en çok hatırlanan an, kuşkusuz Zinedine Zidane’ın 2006 Dünya Kupası Finalinde Buffon’u avladığı andır ki şu linkten izleyebilirsiniz:

http://video.google.com/videoplay?docid=-2452962035316671504&ei=n2z-SOj4E4Kw2gKY2tAU&q=penalty

Penaltının kendisi, yani bizzat Panenka tarafından atılmışı ise aşağıdaki linkten görülebilir:

http://www.ianand.com/Best_penalty_Ever_(Panenka).html

Eh, penaltı diyince akla bir maçta üç penaltı kaçıran Arjantinli Martin Palermo da gelmiyor değil. Onun efsane maçı için ise şu linke tıklamanız yeterli olacaktır:

http://www.metacafe.com/watch/425964/three_miss_penalty_in_1_match/

Hatırlayanımız hatırlar, 2006 yılının şampiyonlar ligi yarı final ilk maçı olan Arsenal - Villarreal karşılaşması henüz başlamıştı. Hazırlık pasları, cılız ataklar derken hakem oyunu birden bire durdurmuştu. Sahanın içinde, yanılmıyorsam Villareal kalesinin yakınlarında bir sincap, bir oraya bir buraya koşturuyordu. Maç kısa süre durmuştu ancak çok keyifli anlar yaşanmıştı maçı stattan ve TV'den izleyen kimseler için.


Bu sincap ile ilgili bir muhabbeti görünce buraya yazmadan edemedim. Aşağıya yazacaklarım ekşisözlükteki bir yazarın 4-4-2 dergisinden alıntıladığı bir olaydır:

''Highbury’de Arsenal'le Villarreal arasında şampiyonlar ligi maçı oynanmaktadır. Sahaya, nerden geldiği bilinmeyen bir sincap giriverir. Hakem bu küçük misafiri farkedip oyunu durdurur… O gün tribünde olan Ziya Adnan’a yanında oturan Arsenal taraftarı bir soru sorar:

-Evlat bilir misin Tottenham ile bu sincap arasındaki fark nedir?
(Ve Ziya Adnan’ın düşünmesine fırsat vermeden cevabı yine kendisi verir...)

-Bu sincap en azından bir şampiyonlar ligi maçında sahaya çıkmıştır!''


Tatlı ama kerata değil mi?

Şimdi Reklamlar #1

Çiçeği burnunda blogumuzdaki ilk yazım hayırlı uğurlu olsun. Bloga fikir olarak ilk katkım futbolcuların reklam dünyasındaki yeri üzerine yazılar, resimler ve bilimum nesneler eklemekti; ilk başta ix ve berşanist tarafından beğeniyle karşılansa da, ilham aldığım fotoğrafı gösterince tırsıp "Eee bunu sen yaz!" diyerek topu bana attılar.
Bu reklamlarda markamız Sting, konuğumuz da Fabio Cannavaro. Hatta önüne şu sıfatı ekleyebilirim: "Bu reklamdan önce böyle hoş biri olduğunu farkedemediğimiz".

Yorumları gerçekten merak ediyorum. Çekinme, yaz!

Gabor Kiraly Macaristanın Şalvarıdır



yorumlarda marsilya formaları için ziggytheking semih cumhuriyeti milli takım formaları gibi demişti.. bundan da semih cumhuriyetinin kaleci forması olur.. cebinde de makinada yıkandıktan sonra kuruyup mort olmuş peçeteyle 50 kuruş vardır heralde..

Azıcık Orijinallik

Son yıllarda forma üretimleri belli başlı markaların tekeline girince, dünya üzerinde birbirilerinin kopyası şeklinde dolaşan takımlar görmek sıklaşıyor artık.

Acaba Klüplerle takımın malzemelerini üreten şirketler arasındaki anlaşmalarda özel bir madde mi var?

Mesela Nike yetkilileri Trabzonspor'a forma yapmayı önerirken onları Aston Villa'nın kopyası yapmaktan öteye gidemeyeceklerini belirtiyorlar mı?

Veya Kappa yetkilileri Bursaspor yöneticilerini 'Hocam size turuncu katarsak çok tutar.' diyerek onların Werder Bremen'den bihaber olduklarını mı düşünüyorlar?

Göz var, nizam var sonuçta:

Werder Bremen 2007-2008 sezonu formalarından biri:


Bursaspor bu sene farklı bir formayla çıkmıyor gibi:


Bir diğer ikizlik de Trabzon ve Aston Villa arasında demiştim. İşte Aston Villa:


Ve Trabzonspor:


Hazır Nike'tan bahsetmişken gördüğümde tüylerimi diken diken eden kaleci formasından bahsetmek istiyorum. Çünkü yakanın koltukaltına indiği bir forma giymeyen kaleci yok gibi...

Daha sık maç izledikçe, daha çok benzerliğe rastlayacağız gibi duruyor. Siz de fark ettiklerinizi bahsedebilirsiniz tabi...

34! Bekleme yapma deaaamet!


Sırtındaki formaya plaka muamelesi yapan ne çok futbulcu var ligimizde.. Memleketinin plaka kodundan forma numarası yapan futbolcularının isimlerini bu başlık altında toplama gibi bir eyleme mi girişsek ne?
Yazarken hiç aklımda yoktu, neden olmasın diyorum.. Sık sık güncellenecek.. Yorumlarla listeyi daha da kabartalım..

07 - Burak Yılmaz (antalya)
26 - İlhan Mansız (eskişehir)
38 - İlhan Parlak (kayseri)
39 - Mustafa Gürsel (kırklareli)
41 - Serdar Topraktepe (kocaeli)
53 - Ümit Ozan (rize)
54 - Hakan Şükür{Inter ve 9(5+4)} (sakarya)
55 - Serkan Aykut (samsun)
57 - Hakan Ünsal (sinop)
58 - İbrahim Toraman (sivas)
61 - Gökdeniz Karadeniz, Fatih Tekke, Serkan Çalık, Erhan Küçük (trabzon)
67 - Ergün Penbe (zonguldak)
78 - İbrahim Kaş (karabük)

Barcelona'nın Renkleri

Efsaneyi hemen herkes bilir. Barcelona, kırmızının ve mavinin hakim olduğu formasını kutsal sayar ve üzerine reklam kondurmaz. UNICEF gibi bir hayır platformu söz konusu olunca bir reklam formayı daha kutsal kılabilir.

Benim bahsetmek istediğim bu renklerin nereden geldiği...

Barcelona'nın kurucusu olan İsviçreli Gamper daha önce formasını giydiği FC Basel’in formasını model almış ve ortaya yukarıdaki Basel forması ile aynı tonlarda olan klasik formaları çıkmış. Cırtlak renkli deplasman formaları modasına uyma sebepleri konusunda ise bir teorim yok doğrusu...

Futbol asla sahada oynandığıyla kalmaz ve sadece atılan gol değildir gözlere hitap eden... 11’e 11 kıran kırana mücadelenin ötesinde sahaya çıkılan formanın tarzı ile de delicesine ilgilenenleri vardır. Bir futbolcunun oynadığı reklama dikkatini yönelten fazladır. Dev klüp logolarının enteresan hikayeleri de olabilir veya bir iki atışma gündeme şekil verebilir.

Hırvatistan’ın damalısı, Celtic’in çizgilisi, River’ın arma&forma uyumu, Fener’in çubuklusu, Arjantin’in apaçık mavisiydi bizi bu ilgiye iten.

Kamerun’un FIFA ile dalaşması formanın olayıydı, Collina’nın keli, Rumen milli takımının sarı saçları da forma-lite’nin olayıdır...

Fanus statlar, cennet tesisler, üst düzey teknolojili teçhizatlar ve eskiden futbolun nasıl oynandığı... Buna benzer detayları da eklediğimizde önümüze yazacak pek fazlaca şey çıkıyor.

Okuması, desteklemesi, referans vermesi, yazı eklemesi de sizden tabi... 90 dakika dışındaki upuzun gezide herkese iyi yolculuklar...